RADİKAL KÜLTÜR SANAT 18 ŞUBAT 2000
CRR
KONSER SALONUNUN KÖTÜ KADERİ
Filiz
Ali
“CRR Opera ve Senfoni Orkestrası Eski
Üyeleri” imzalı bir fax geldi geçenlerde. Meğerse 1999 yılının Mayıs ayında bu
orkestranın 27 üyesi ile şef Fahrettin Kerimov görevlerinden ayrılma kararı
almışlar ve tabii ki bu durumu kimsenin ruhu duymamış o zaman. Ancak basına
gönderilen bu fax ilgi uyandırmış ve kızılca kıyamet kopmuş, hatta şef
Fahrettin Kerimov’a tehdit telefonları bile gelmeye başlamış. Ne sandınız siz,
müziğin de mafyası olamaz mı yani?
1995 yılında kurulan orkestra
üyelerinin ücretleri hiçbir zaman zamanında ödenmiyor, sigortaları yapılmıyor
ve verilen tüm sözlere rağmen kadro verilmiyormuş. Aslında ben bu duruma hiç
şaşmadım. Perşembenin geleceği Çarşambadan belliydi zaten. Yıllar önce 1991
yılında zamanın İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen, Kültür Danışmanı da
Hilmi Yavuz iken bu orkestra projesini gündeme getirmiş ve ilk iş olarak da bir
CCR Orkestrası yönetmeliği hazırlamıştım. O yönetmelik, öldür Allah kabul
edilip imzalanamadı tabii ki. Sağcı olsun, solcu olsun yönetmelikten ödü kopar
bizim siyasilerin ve bürokratların. Yönetmelik kural demektir, hak aramak
demektir ve sonuçta yazılı belgedir ki yazılı belgeden de hiç hoşlanmaz
yöneticilerimiz.
Nurettin Sözen ve partisi seçimlerde
yenilgiye uğrayıp Refah Belediyesi işbaşına geldiğinde bir zamanlar sahne amiri
olarak zar zor görev yapan Arda Aydoğan, CRR’ye Genel Sanat Yönetmeni oluverdi.
Bu bir laboranta beyin ameliyatı yaptırmakla eş değer bir durumdu. Ne var ki
devir menfaat devri idi. Belki bize de bir “iş” çıkar diyen müzisyen
arkadaşlarımız, hatta devletlû orkestra şeflerimiz bile arkasından konuştukları
yeni sanat yönetmeninin yüzüne gülmekte hiç beis görmediler.
Kurulan orkestranın bir yönetmeliği
olmaması herkesin işine geliyordu. Böylece orkestra üyelerine kadro vermek,
onları sigortalamak ve maaşlarını zamanında ödemek zorunda kalmıyorlar ve
sürekli aba altından sopa göstererek genç müzikçilerin kişiliklerini ezme
zevkini tadıyorlar, köle gibi çalıştırıyorlardı.
Orkestranın şefi Fahrettin Kerimov,
Türkiye’ye gelmeden önce dünyanın tartışmasız en saygın şeflik hocalarından
biri olan Musin’in öğrencisi ve Leningrad Kirov Operasında Valeri Gergiev’in
asistanı idi. Genç bir orkestranın nasıl
çalıştırılması gerektiğini, nasıl repertuar oluşturulacağını, ancak uzun süre
birlikte ve planlı bir şekilde yapılan provalardan sonra doğru dürüst konserler
verileceğini biliyordu. Orkestranın genç üyeleri geçim sıkıntısı çekmelerine
rağmen böyle değerli bir şefle çalışarak mesleklerinin püf noktalarını öğrenmek
için her türlü haksızlığa uzun süre katlanmışlar ama bir yerde bıçak kemiğe
dayanmış.
Hem orkestra üyelerinin çoğunu hem de
şefi tanıdığım için onların feryadına kulak veriyor ve söylediklerine
inanıyorum. Müzik sanatını da piyasa işine çeviren bezirgânlardan el aman
diyenlerdenim ben de. Devlet Senfoni Orkestralarının yıllardır sürüp giden
sorunlarına çare bulunamamışken ve kimi çevrelerde özel orkestraların bu sorunların
üstesinden geleceği sanılırken, bakın şu rezalete. İyi iş yapmak isteyenlerin
hep önü kesilecek mi bu memlekette?
Parazitlerden kurtulmak için mutlaka
parazitin sizin de derinizin altına girmesini beklemeyin arkadaşlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder