28 Ocak 2010 Perşembe

18. YÜZYIL AVRUPA’SININ TRAJİK VE KOMİK OPERALARINDA TÜRK ÖGELERİ

Cumhuriyet Dergi, 1 Şubat 1987

1619 ile 1821 yılları arasında İtalya’da, konusunu Osmanlı sultanlarının başından geçen trajik olaylara, Osmanlı tarihinin ilginç kişilerine dayandıran çok sayıda müzikli dram (dramma per musica) bestelenmişti. Bu eserleri Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma operası türündeki Singspiel ya da Komik Opera’lardan ayıran, konuların trajik niteliği yanında, müzikal bakımdan Türk motiflerine yer vermemeleriydi.

Batıda Osmanlı tarihine ilgi, 1453’de İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesiyle canlanır. Hıristiyan dünyasını alt üst eden bu olaydan sonra tarihçiler kronikleri, seyyahla öyküleri ve mektuplarıi diplomatlar raporlarıyla Batıyı, Osmanlılar konusunda aydınlatmaya ve beslemeye başlarlar.

Ufak prenslikler, krallıklar, dükalıklar ve Papalık tarafından yönetilmekte olan İtalya’da, özellikle Venedik’le, Bizans’tan bu yana süren yakın ilişkiler dolayısıyla Osmanlı konusu çok canlıdır 16. 17 ve 18. yüzyıllarda. Venedik Senatosu’na, İstanbul’dan sürekli rapor göndermek zorunda olan Bailo’ların (Venedik Cumhuriyeti Elçisi), Osmanlı tarihi, Osmanlı gelenekleri, Osmanlı sosyal yapısının v e yönetiminin işleyişi üzerine yazdıkları bu raporlar, Batı’da Osmanlı’ya karşı ilginin artmasına yol açmış ve tarihçilere bile kaynaklık etmiştir.

Osmanlılara 1505’de esir düşen Giovanni Antonio Menavino adlı bir Cenovalının yazdığı, Trattato de Costumi et Vita de Turchi (Floransa, 1548), yarı İtalyan yarı Yunanlı tarihçi Theodoro Spandugino Cantacusino’nun Petit Traicte de l’Origine de Turcqz (Paris, 1519) adlı kitapları Türkler ve Osmanlılarla ilgili ilk geniş kapsamlı bilimsel yayınlar olarak Avrupalı dramtistlerin ilgisini çekmiştir.

Osmanlı tarihinin trajik olayları ile ilgili ilk tiyatro eseriyle 1561’de karşılaşırız. Bu eser, Gabriel Bounin’in La Soltane adlı trajedisidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’ın entrikaları sonucu büyük oğlu Mustafa’yı öldürtmesi konusunun işlendiği bu trajedinin ilginç yanı biraz da olayın tazeliğinden kaynaklanır. Mustafa 1553’de öldürülmüştür ve Bounin, La Soltane’ı yazdığında olayın baş kişileri hâlâ hayattadırlar.

1619’da, yani Mustafa’nın öldürülmesinden 66 yıl sonra İtalyan şairi Kont Prospero Bonarelli della Rovere e da Ippolita di Montevecchio, IL Solimano (Floransa, 1619) adlı trajedisini yazdı. Bonarelli’nin trajedisi 1619 ile 1676 yılları arasında Floransa, Venedik, ve Bologna’da müzikli olarak yorumlandı. Kayıtlarda müziğin kim tarafından bestelendiği belirtilmediğinden, Bonarelli’nin IL Solimano’sunu operalar arasında sayamıyoruz bugün.

İlk Süleyman operasıyla 1753’de karşılaşıyoruz. Solimano adlı bu operanın bestecisi Johann Adolf Hasse (1699-1783), Alman olmakla birlikte yaşamı boyunca İtalyan stilinde operalar yazmış bir besteciydi. Solimano’yu yazdığı sırada Hasse, Dresden’de saray bestecisiydi. Librettoyu da saray librettisti olan Giovanni Ambrogio Migliavacca kaleme almıştı. Migliavacca, librettoyu yazarken Bonarelli’nin trajedisinden yararlandığını belirtiyordu önsözünde.

1753 ile 1782 tarihleri arasında Migliavacca’nın IL Solimano librettosu Micheangelo Valentini (Torino, 1756), Giovanni Battista Pescetti (Modena, 1756), Antonio Ferradini (Floransa, 1757), Pasquale Enrichelli (Roma, 1757), Tommaso Traetta (Parma, 1759), Baldassare Galuppi (Padua, 1760), Gregorio Sciroli (Venedik, 1766), David Perez (Lizbon, 1768), Johann Gottlieb Naumann (Venedik, 1773), Giuseppe Maria Curci (Torino, 1782) tarafından yeniden bestelenerek defalarca sahneye kondu.

Bu operaların ya da dönemin terimiyle ‘müzikli dramalar’ın librettoları 1973-81 yılları arasında Claudio Sartori tarafından Primo Tentativo di Catalogo Unico dei Libretti Italiano a Stampa Fino dell’Anno 1800 başlığı ile kataloglanmıştır. Partisyonlar ise henüz İtalya’nın çeşitli kentlerindeki çeşitli kitaplıklarda kataloglanmamış olarak beklediklerinden 18. yüzyıl operasındaki Türk konulu operaların müzikleriyle ilgili bir çalışma yapmak henüz hayli zor. Sadece David Perez’in 1768’de Lizbon’da ilk kez sahneye konan IL Solimano operası partisyonunun Lizbon’daki Gulbenkian Vakfı kitaplığında bulunan el yazmasının tıpkı basımı 1977’de New York’daki Garland Edition’ı tarafından basılmış bulunuyor.

Daha önce sözünü ettiğimiz tarih kaynaklarından yararlanılarak yazılan Tamerlano veya Bajazet adlı trajedilerin en eskisi ise yine bir Fransızın kaleminden çıkmış. Jean Magnon’un Le Gran Tamerlan et Bajazet (Paris, 1648) trajedisi basılır basılmaz o denli ilgi ile karşılanıyor ki, 1675’de bir başka Fransız yazar, Jacques Nicolas Pradon, Tamerlan ou la mort de Bajazet’i yazıyor ve yararlandığı kaynaklar arasında Magnon’un adı geçen trajedisini, tarihçi Chalcocondylas’ın Histoire de Byzantium adlı eserini ve Jean du Bec-Crespin’in Histoire de Grand Tamerlan tire des Monuments antiques des Arabes adlı kitabını sayıyor.

IL Tamerlano, İtalyan sahnesinde il kez 1699’da boy gösteriyor. Librettoda ne yazarın ne de bestecinin adı bulunmadığından bu ilk Tamerlano hakkında söyleyecek pek sözümüz yok. Fakat 1711’de Venedikli soylu yazar Kont Agostino Piovene’nin yazdığı Tamerlano librettosu ile İtalyan operasında 1821 yıloına kadar sürecek olan bir Tamerlano ve Bajazet operaları besteleme modası başlar. Kont Piovene’nin librettosunda Timur gaddar, sadist, gözünü hırs bürümüş bir barbar hükümdarı, Yıldırım Bayezıd ise esarette bile soyluluğundan hiçbir şey yitirmeyen, onurunu son nefesine kadar koruyan ve kendi canını alacak kadar cesur bir padişah olarak işlenir.

İlk Tamerlano operasının bestecisi Francesco Gasparini (1668-1727), 1719’da eserini yeniden gözden geçirir ve bu kez operaya Bajazet adını verir. Bajazet rolü bu ikinci çalışmada daha önem kazanır. O zamana kadar castrato, yani iğdiş edilmiş kadın sesli erkekler tarafından söylenmesi gelenek haline gelmiş olan opera kahramanı rollerinin en önemlisi tenor ses için yaratılır. 1724’de Georg Friedrich Haendel (1685-1759), librettosu ve partisyonu ile günümüze kadar yaşayan Tamerlano operasını, Gasparini’nin librettosu ve müziğinden esinlenerek besteler, Leonardo Leo 1722’de Majazette, Imperator de’Turchi’yi besteler. Bestecinin librettisti Bernardo Sabdumene’dir. Sabdumene, okuyucuya yazdığı önsöz mektupta, Kont Piovene’nin librettosundan yaralandığını açıklar.

1727 ile 1813 yılları arasında Giovanni Antonio Giarj, Nicola Porpora, Giuseppe Clemente de Bonomi, Antonio Vivaldi, Giovanni Colombi, Andrea Bernasconi, Gioacchino Cocchi, Nicolo Jomelli, Giambattista Pescetti, Giuseppe Scolari, Giuseppe Scarlatti, Ferdinando Giuseppe Bertoni, Pietro Guglielmi, Antonio Sacchini, Gaetano Andreozzi, Gaetano Marinelli, Giovanni Battista de Luca, Pietro Generali gibi kimi artık unutulmuş, kimi de hiç tanınmamış İtalyan bestecisi, Kont Piovene’nin Tamerlano veya Bajazet librettosundan yola çıkarak çok sayıda opera bestelediler.
17 ve 18. yüzyıllarda, Osmanlı Padişahlarından Genç Osman ve Deli İbrahim’i konu alan iki opera daha göre çarpar. Bunlardan Osmane’ın bestecisi Giuseppe Giordani, L’Ibrahim Sultano’nun bestecisi ise Carlo Francesco Pollarolo’dur. L’Ibrahim Sultano, 1692’de Venedik’te oynanır ilk kez. Giordani’nin Osmane operası ise 1784’de yine Venedik’te sahneye konmuştur. Antonio Vivaldi’nin 1718’de Floransa’da sahnelenen Scanderbeg -İskender Bey operası ise konusu dolayısıyla Türk/Osmanlı kaynaklı operalardan sayılarbilir. İskender Bey, küçük yaşta II. Murat tarafından rehin alınan, yetiştirilen ve Sultan Murat’ın gözbebeği olan Arnavut Prensi George Castriot’un yararlıklar ve serüven dolu hayatını, sonuçta da Osmanlıya başkaldırısını işleyen bir operadır.

Osmanlılarla ilgili bir başka trajik konulu opera da Gioacchino Rossini’nin Maometto Secondo operası. Rossini’nin II. Mehmet yani Fatih Sultan Mehmet operasının librettosunun yazarı Cesar delle Valle. Opera ilk kez 1820’de Napoli’deki San Carlo operasında oynanıyor. Besteci daha sonra, 1826’da eserin adını ve olay yerini değiştirerek Paris operası için yeni bir uygulama yapıyor ve Maometto Secondo Paris’te Le Siege de Corinthe -Korint Kuşatması”adıyla oynanıyor. 1476’da Mora Yarımada’sındaki Venedik kolonisi Negroponte’nin, Fatih Sultan Mehmet tarafından ele geçirilmesi, ayrıca Negroponte Valisi Erisso’nun kızı Anna ile Fatih Mehmet arasındaki umutsuz aşk ilişkisinin ayrı düzlemlerde işlendiği bu operadaki II. Mehmet rolü bas repertuarının en ilginç rollerinden biridir.

İtalyan opera geleneğine göre bas ses, yaşlı, komik ya da kötü adam rollerine uygun görülürken, bu operada baş rolü genç, yakışıklı ve kahraman bir kişi olan II. Mehmet’e uygun görülmüştür. Rossini Maometto Secondo operasında Türk müziği motiflerinden yararlanmış, orkestralamasında “batterie Turque” diye anılan “Mehter” çalgılarından triangle (üçgen), kös ve ziller kullanmış. II. Mehmet’in bas partisinde ise Türk müziğine stilistik bir benzetmeyle, ikili aralıkların sık tekrarı ve çeşitli süslemeler uygulamıştır.

Avrupa’da yüzyıllar boyu süren Osmanlı-Türk korkusu, ikinci Viyana kuşatmasının çözülmesiyle yerini, artık korkulmayan düşmana yöneltilen ilgi ve meraka bırakır. Avrupa tiyatro ve operasına Türk imajı Moliére’in Le Bourgeois Gentilhomme -Kibarlık Budalası komedisi ile komik karakter olarak girer bu kez. 1735 ile 1858 yılları arasında Fransa, Almanya ve Avusturya, İtalya hatta İsveç’te bile komik Türk karakterleri çevresinde dönen egzotik konulu çok sayıda opera bestelenir.

Bunlardan günümüze kadar yaşayanlardan en önemlileri tarih sırasına göre Joseph Haydn’ın L’Incontro imrovviso (1775), W. A. Mozart’ın Zaide (1779-80) ve Entführung aus dem Serail-Saraydan Kız Kaçırma (1782), Carl Maria von Weber’in Abu Hassan (1810-11), Rossini’nin IlTurco in Italia-İtalya’da bir Türk (1814) ve yine Weber’in Oberon (1825-26) operalarıdır. Haydn’ın L’Incontro improvviso’su ile Mozart’ın Zaide ve Saraydan Kız Kaçırma operaları aynı librettistler tarafından yazılmamalarına rağmen, konu bakımından pek çok benzerlikler içerirler. Son yıllarda unutulmuş veya ihmal edilmiş 18. ve 19. yüzyıl operalarını yeniden canlandırmak için çalışmalar yapan müzikologlar ve araştırmacıların çabalarıyla yoruma hazırlanan bu eserlerin artık kayıtları da yapılmakta.

1 yorum:

  1. Filiz Hocam,ben konservatuvardan en başarılı öğrencilerinizden kıvanç uğraşbul::)))
    şu an Mersin operasında Bas Bariton solist sanatçı olarak çalışmaktayım..Siz belki beni çok hatırlamaya bilirsiniz....çok önemli bir ricam olacaktı......Nisan ın 27 sinde ABU HASSAN ı sahneye koyucam..Elimde hiç bir materyal yok faceden yada 0505 689 28 55 den bana ulaşır vede yardımcı olursanız size minnettar olurum...
    Saygılarımla..sizi çooooook kucaklıyor ve öpüyorum....:)

    YanıtlaSil