10 Eylül 2022 Cumartesi

CRR'nin İstanbul Belediyesi Konser Salonu Adı ile Açılış Haberi


Cumhuriyet Gazetesi 22 Mart 1989

İstanbul Konser Salonu’nun ( şimdi CRR) açılış gecelerinin ardından açılış maceraları

Filiz Ali

Neredeyse bir hafta süren İstanbul Konser Salonu açılışları kazasız belasız, hatta övünmek gibi olmasın ama epey görkemli bir biçimde sürdü ve bitti.

İstanbul Belediyesi Konser Salonu’nun macerası zaten başından beri alışık olmadığımız hızda ve tempoda cereyan etmekteydi. Salonun genel sanat yönetmenliğini kabul ettiğim 23 Ocak tarihinde bina henüz çıplak beton aşamasındaydı. Açılış 13 ya da 14 Mart olarak kararlaştırıldığında ben artık gözümü karartmış, “Ya herru ya merru” deyip başımı bu işe koymuştum.

Artistlerle temaslar, programların saptanması, bu arada ortaya çıkan akla gelmedik bin bir sorun, küçük ya da büyük artistik ayak oyunları, teknik ve bürokratik konuların üstesinden gelebilecek kadronun bulunup çalışmaya geçilmesi filan derken, baş döndürücü bir hızla gelişen olayların akıntısına olumlu biçimde kapılarak açılış gecesine ulaştık.

Büyükşehir Belediyesi bize bütün olanaklarını seferber etmişti. En ufak sorunumuzu bile ilgililere anında aktarıyor ve yanıtını da derhal alabiliyorduk. Küçük çekirdek kadromuz günde 25 saat (!) çalışıyor, eşimiz dostumuz sekreterlikten getir götür işlerine kadar her türlü işi gönüllü olarak yapmaya can atıyordu.

Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı yöneticileri, İstanbul Devlet Opera ve Balesi yöneticileri, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası yöneticileri, Mimar Sinan Üniversitesi rektör ve yöneticileri, Sinema TV Enstitüsü yöneticileri, görevleri dışında her türlü işimize koşturan (pantalonu yırtılan sanatçıya iğne iplik bulmaktan, masa iskemle taşımaya kadar)Vip turizmin kırmızı kazaklıları, açılışımızın başarılı, uygar, sıcak ve mutlu geçmesine katkıda bulundular.

Açılış konserlerine katılan Devlet Sanatçılarımız İdil Biret, Ayla Erduran, Ayşegül Sarıca, Hikmet Şimşek ve Nevzat Atlığ sanatçı kişiliklerinin dışında varlıklarıyla bize destek oldular.

Açılışlarımıza onur konuğu olarak davet ettiğimiz Richard Wagner’in büyük büyük torunu Gottfried Hellferich Wagner, salonu, salonun olanaklarını ve hepimizi öyle benimsedi ki, bundan böyle bizimle bağını koparmamaya ve danışmanımız olmaya karar verdi.

 Ilk başlarda İstanbul’da konser verme olayına çok katı bir profesyonellikle yaklaşan Avusturyalı ünlü cellist Heinrich Schiff de bizlerin heyecanına ayak uydurdu sonunda ve İstanbul’dan ayrılırken kırk yıllık dost gibi bize her konuda yardımcı olmayı vaat etti.

14 Mart, yani açılış akşamı hepimizin yüreği ağzındaydı. Her şey ilk kez o akşam harekete geçece ve denenecekti. Hem ilk akşam hem de onu izleyen akşamlar, binanın teknik donanımını gerçekleştiren kuruluş ve onun teknik ekibinin özverili çalışmaları, ayrıca müteahhit firmanın elemanlarının her dakika sorunlarımızın çözümünde bizlerle birlikte olmaları. Başarımızı arttıran en önemli unsurlardı.

Bu arada TRT televizyonunun İstanbul’un kavuştuğu ilk gerçek konser salonunun açılışına hiç ilgi göstermemesi bizi hayli şaşırttı. Eğer “İyi Akşamlar” ekibi açılıştan önce kendi inisiyatifleriyle gelip salonu, sahneyi ve binayı görüntülemeseydi, Türkiye’de böyle bir salonun varlığından, böyle bir salonun sanatseverlerin hizmetine sunulduğundan kimsenin haberi olmayacaktı.

Açılış konserleri organizasyonunda en çok başımızı ağrıtan, davetiyelerin hazırlanması ve dağıtılması oldu. Sonuçta, en çok titizlenerek yerine ulaşmasını istediğimiz davetiyeler, nasıl olduysa oldu yerlerine ulaşamadı ve bize alınanlara kendimizi nasıl affettireceğimizi bilemez duruma geldik. Yok olan davetiyeleri kimler yok ettiyse bilsinler ki dünya ahret iki elim yakalarında olacaktır.

Bu yazıyı ufak bir çuvaldız bölümüyle bitirmek istiyorum. Festival Strings Lucerne, programda “Festival Spings Lucerne” yani Lucerne Festival Yaylı Çalgıları yerine Lucerne Festival Kaplıcaları olarak çıkmıştı. Bir başka gafımız da Ayla Erduran’ın biyografisinde karşımıza çıkıyordu. “1936’da İstanbul’da doğan Ayla Erduran beş yaşında çalmaya başladı…”diye başlıyordu ilk cümle. Beş yaşında ne çalmaya başlamıştı acaba Erduran?

Son olarak açılış hafta sının favorilerine değinmek gerek. İdil Biret’den başka Sovyet kemancı Oleg Kagan ve Tovy Lifshitz yönetimindeki Letonya-Riga Oda Orkestrası, özellikle çağdaş besteci Alfred Schnittke’nin keman, yaylı çalgılar ve klavsen için sonatında dinleyiciyi büyülediler. Bir başka favori de hiç kuşkusuz Heinrich Schiff-Ayşegül Sarıca resitali idi. Bu konser için Ankara Devlet Konservatuarı’ndan bir grup öğrenci İstanbul’a gelmişti.

 Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Halk Dansları Topluluğu ise disiplinli, özverili ve son derece uygar çalışma düzenleri yanında profesyonel sahne kişilikleri ile hepimizi çok etkiledi. Onları ve yöneticilerini candan kutlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder