19 Mayıs 2010 Çarşamba

Cemal Reşit Rey


3 Ekim 1990 Cumhuriyet

Beş yıl önce 7 Ekim 1985 gecesi aramızdan ayrılan Cemal Reşit Rey, çoksesli müzik tarihimizin öncülerinden biri, hele hele İstanbul müzik yaşamının yaratıcısı, itici gücü, beyni ve dinamosuydu.
Cemal Reşit Rey 19 yaşında (1923) İstanbul Belediye başkanı Halit Ziya Uşaklıgil’in çağrısı üzerine Paris’ten İstanbul’a dönerek yeni kurulan İstanbul Belediye Konservatuarı’nda piyano ve kompozisyon dersleri vermeye başladı. 1938’de ünlü piyanist Alfred Cortot’ya eşlik edebilmek amacıyla konservatuar öğretmen ve öğrencilerinden oluşan bir orkestra kurdu ve böylece bugünkü İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın ilk tohumları atılmış oldu. 1941’de İstanbul Belediye Konservatuarı Yaylı Çalgılar Orkestrası’nı kuran Cemal Reşit Rey, 1944’de bu orkestra ile “Konservatuar Konserleri” adı altında düzenli konserler vermeye başladı. 1945’te İstanbul Şehir Orkestrası’nı, 1946’da İstanbul Filarmoni Derneği’ni kurdu.

Sözün kısası Cemal Reşit Rey 44 yaşına geldiğinde Scénes Turques, Bebek Senfonik Şiiri, 1. Piyano Konçertosu, Enstantaneler, Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz, 1. Senfoni, Onuncu Yıl Marşı, Yedek Subay Marşı gibi besteleriyle hem klasik hem popüler hem de “milli” bir besteci olduğunu kanıtlamış, yetiştirdiği öğrencilerle pedagoji yeteneğini, orkestra ve filarmoni derneği kurarak girişkenliğini, orkestra şefi ve piyanist olarak da bilfiil müzisyenliğini kanıtlamıştı. Bütün bu saydıklarımız da yetmezmiş gibi 1938-40 yılları arasında Ankara Radyosu Batı Müziği Yayınları Şefliği, 1948-50 yılları arasında da İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Şefliği yapan Cemal Reşit Rey’in gençlik ve orta yaşlılık yılları çok parlak geçmişti.

Cemal Bey’in ailesi köklü bir Osmanlı ailesiydi. Babası ve annesini, ailesinin öteki fertlerini anılarında şu sözlerle anlatıyordu Cemal Reşit: “Kudüs’te doğduğum sıralarda (15 Ekim1904) pederim o bölgenin mutasarrıfı idi. Mülkiye Mektebi mezunu olan pederim 14 sene Sultan Hamid’in mabeyn kâtipliğini yapmıştı. Validemin babası Sadrazam Ethem Paşa’nın üçüncü oğlu Mustafa Bey’dir. Ethem Paşa’nın dört oğlu olmuştur. Bunlardan ikisi güzel sanatlarla yakından ilgiliydi. Büyük oğlu meşhur ressam Hamdi Bey’dir (Müzeci Osman Hamdi Bey). Edebiyat-ı Cedide şairlerinden olan pederim Ahmet Reşit’in (H. Nâzım müstear adını kullanırdı) dört çocuğu olmuştur. Bunların hepsi de güzel sanatlara yakından bağlıdır. Validem bizzat çocukluğundan beri gayet güzel piyano çalarmış. Çocukluğunda İstanbul’da Liszt’in bir talebesi olan piyanist Devlet Efendi ile çalıştığını bilirim.”

Cemal Reşit Rey, 1968 yılında geçirdiği kalp krizine kadar besteci, orkestra şefi, piyanist, öğretmen ve İstanbul müzik yaşamının itici gücü olarak çok faaldi. 1947 ile 1968 yılları arasında Atina, Napoli, Roma, Paris, Belgrad, Üsküp, Zagreb, Ljubliana, Madrid, Tel Aviv, Sofya, Bükreş, Varna, Filibe, Floransa, Yaş, Braşov, Viyana, Varşova, Linz gibi sayısız kette eserleri çalındı, orkestralar yönetti ve solist olarak konserler verdi.
Sözün kısası yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınan, değeri tartışılmaz üstünlükte bir müzik insanı, bir büyük kişilikti Cemal Reşit Rey. Ancak her ne hikmetse kendisine “Devlet Sanatçısı” unvanı 1981 yılında, yani 77 yaşına geldiğinde layık görüldü.
Ölümünden dört yıl sonra adı İstanbul Belediyesi tarafından inşa ettirilen konser salonuna verilerek Türkiye’nin bu en İstanbullu bestecisine, İstanbul Belediyesi’ne 1923 yılından başlayarak uzun yıllar hizmet etmiş olan bu müzik gönüllüsüne layık olduğu ilgi yine İstanbul Belediyesi tarafından gösterilmiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder