10 Kasım 2016 Perşembe


Radikal Pazar Eki/ 10 Ekim 1999

ADA SOKAKLARINDA MÜZİK
                                                                                                          Filiz Ali

Başlıktaki “ada” Ayvalık’ın karşısındaki Cunda adası. Yeni Asır gazetesinin Ayvalık muhabiri Ceynur Karagözoğlu atmış bu başlığı.
Ada’nın tepesinde eskiden Rumlar zamanında Kızlar Okulu ya da Kızlar Manastırı diye bilinen taş binanın çevresindeki sokaklardan ve binanın içinden keman sesleri gelmekte.  Kemancı Atilla Aldemir  nota sehpası bulamayınca sokaktan geçen bir çocuğun eline notasını tutuşturmuş, geçmiş karşısına konserde çalacağı parçayı çalışıyor taş evlerin gölgesinde.
24 Eylül 1999 akşamı, II. Ayvalık Yaylı Çalgılar ve Oda Müziği Uzmanlık Kurslarının on günlük bir çalışma sonucu hazırladığı ve deprem felaketzedeleri yararına verilecek olan konserin halka açık genel provası var. Burada halk demek çocuklar demek olsa gerek ki provayı en çok onlar merak ediyor. Yetişkinlerse kapılarının önüne oturmuş, olup biteni meraksız gözlerle seyrediyorlar. Çocuklar önce biraz çekingen, içeri girsinler mi girmesinler mi kararsızlar. İçeri girince yaramazlık yapsınlar mı, gülüşüp itişsinler mi, yoksa uslu uslu oturup dinlesinler mi bilemiyorlar.
Biraz önce Atilla’nın notasını tutan çocuk ise hipnotize olmuş gibi dinliyor keman ve viyolonsel çalan gençleri. Prova ilerledikçe dinleyici çocuk sayısı da artıyor. Belki de hayatlarında ilk kez bu kadar yakından dinliyor ve görüyorlar teller üzerinde dolaşan yayın çıkardığı büyülü sesleri.

En büyüğü 25, en küçüğü 13 yaşında 11 keman, 4 viyola, 5 viyolonsel öğrencisi, bir de dört güzel genç kızın kurduğu yaylı çalgılar dörtlüsü katıldı bu yıl Cunda’daki uzmanlık kursuna. Öğrencilerin hepsi kız. Keman profesörü Lukas David, Avrupa’da da son yıllarda erkek çocukların müziği meslek olarak seçmemelerinden yakınıyor. Kızların erkeklere oranla daha çalışkan ve hırslı olduklarını da ekliyor. Bu gidişle saflarına dişi kelebek bile sokmaktan kaçınan, geleneklerine bağlı Berlin ve Viyana Filarmoni orkestralarının gelecekleri pek parlak görünmüyor demektir.

Bizim uzmanlık kurslarının öğrencilerinin tümü kız olmakla birlikte, birkaç tane de erkek maskotumuz vardı. Prof. Lukas David’in öğrencisi ve asistanı Atilla Aldemir’in hem organizasyonda hem de konserde öğrencileri yönetmekte ve yönlendirmekte üstüne yoktu örneğin.
Geçen yıl kursa katılan, bu yıl Detmold Yüksek Müzik Akademisinde Prof. Lukas David ile çalışmaya başlayan  Mehmet Yasemin ise, İzmir’den nota sehpaları yüklenip gelmesi, arabasıyla öğretmenlerin ayağını yerden kesmesi, konsere kemanıyla katkısıyla hepimize çok yardımcı oldu.
Erkin Onay bu yıl derslere katılmadı ama viyola öğretmeni Hartmut Lindemann’ın derslerinin gönüllü çevirmenliğini üstlendi.
Sevil Ulucan, Nilgün Yüksel, Göknil Özkök ve Dilbağ Önvural’dan oluşan yaylı çalgılar dörtlüsünün çevirmeni ise  tiyatro bölümünden Engin Hepileri idi. Engin, kuartet çalışmalarını on gün, günde üç saat Almanca’dan Türkçe’ye çevirme rekoru kırınca, Prof. Khomitzer  bile onun bundan böyle Dvorak’ın “Amerikan” dörtlüsünü kendi başına çalıştırabilecek düzeyde müzikten anladığına kanaat getirdi.
Dört genç kızdan oluşan bu dörtlüyü ilk başta pek ciddiye almayan ünlü viyolonsel virtüozu ve pedagog Mikhail Khomitzer, kızların her gün büyük bir hız ve hırsla ilerlemeleri karşısında önyargılarından kurtuldu, üstelik konser sırasında en az onlar kadar heyecan çekti ve konserin bitiminde göz yaşlarını tutamadı.
Konserden sonra, Eskişehir, Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Tel-Aviv ve Detmold’dan Ayvalık’a gelip, Ayvalık ve Cundalılarla on gün boyunca kaynaşan genç çalgıcılar takımı gelecek yıl yeniden buluşmak üzere randevulaşarak geldikleri yöne doğru dağıldılar.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder