29 Ocak 2010 Cuma

IGOR STRAVINSKY 125 YAŞINDA


29 Mayıs 1913 akşamı genç bir Rus besteci Paris’teki Champs-Elysées Tiyatro’sunda çağın ilk müzikal skandalını gerçekleştirdi. Bestecinin adı Igor Stravinsky, eserin adı ise Bahar Ayini idi. Eserin ilk ölçülerinde dinleyiciler arasında bulunan Fransızların tanınmış bestecisi Camille Saint-Saens homurdanarak paldır küldür salonu terk etti. Ardından protestolar, “yuh” sesleri orkestranın sesini bastırdı. Dinleyiciler arasında kavgalar patlak verdi ve böylece müzikte “Modernizm” başlamış oldu.

Paris skandalının kahramanı Stravinsky, 17 Haziran, 1882’de St. Petersburg civarında dünyaya gelmiş, çocukluğu opera şarkıcısı olan babasının peşinde kulislerde geçmiş, besteciliği, özellikle zengin orkestra renklerini kullanmayı Rimsky-Korsakov’tan öğrenmişti.

Zaman Rus sanatının Avrupa’ya açılma zamanıydı. Serge Diaghilev’in kurduğu Rus Balesi, Paris’i kasıp kavurmakta ve Diaghilev bu baleyi besleyecek genç yetenekler keşfetmek derdindeydi. Stravinsky’yi 1910’da Paris’e bale kumpanyası için besteler yapmak üzere davet etmesi ile müzik dünyası Ateş Kuşu, Petruşka ve Bahar Ayini gibi “Modern Müzik” kavramının ilk yaratılarını kazanmış oldu.

Mutluluk kısa ömürlü oldu ne yazık ki. Stravinsky, 1910 ile1917 yılları arasında babasını, iki erkek kardeşini ve Rusya’yı kaybetti. Sürgün olarak yaşamaya tahammül edebilmek için Rusya’yı unutmaya karar verdi. O güne kadar bestelediği eserlerdeki “Rus” özelliklerini inkâr etmeye kadar vardırdı işi. Paris’in entelektüel sanat çevrelerinin aranan adamı oldu. Cocteau, Proust gibi yazarlar, Poulenc, Ravel gibi besteciler ve Picasso ile Coco Chanel gibi görsel sanatların dâhileri ile düşüp kalkıyor, kendisini “ben bir kozmopolitim” diye tanıtıyordu artık.

“Yeni Klasik” üslubu benimsemesi de bu “kozmopolit” olma isteğinin bir sonucuydu kuşkusuz. Hatta 1927’de bestelediği Oidipus Reks opera-oratoryosunda kendi dili Rusça yerine Latinceyi kullanarak Rusya ve Rusça ile bağlarını koparma gayreti içine girmişti. Ne var ki 1962’de 80 yaşına geldiğinde artık vatan hasretine dayanamayıp Rusya’ya gitmeye karar vermiş ve uçaktan iner inmez Sovyet basınına “Hayatım boyunca Rusça konuştum, Rusça düşündüm, kendimi Rusça ifade ettim, müziğimde Rus karakteri hep var oldu” diye demeç vermişti.

1917’den sonra önce İsviçre sonra Fransa’da sürgün hayatı yaşayan bestecinin göçebeliği II. Dünya Savaşı dolayısıyla Amerika’da önce Hollywood sonra New York’da devam etti. Amerika’da yine kendisi gibi bir Rusya sürgünü olan koreograf George Balanchine ile yaptığı işbirliği sonucu bale ve müzik dünyası Orpheus (1948) ve Agon (1957) gibi çok sayıda eser kazandı. Uzun yaşamı boyunca denemediği müzik biçimi kalmamıştı Stravinsky’nin. Senfoniler, konçertolar, oratoryolar, dünya kadar koro eseri ve tabii bale müzikleri.

Stravinsky, 6 Nisan 1971’de 88 yaşında New York’da öldü ama yeryüzünde St. Petersburg’a benzeyen tek kent olarak sevdiği Venedik’te San Michele adasında Diaghilev’in de mezarının bulunduğu mezarlıkta yatmayı vasiyet etti ve oraya gömüldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder